
Eeeee burada sormak lazım şimdi, neden bu adam sonuna kadar bekledi diye, illaki kaybetmesi mi gerekiyordu karısını… Sanırım evet. Hem kadın için, hem de erkek için durumun vahim ve ehemmiyeti maalesef kaybetmeden anlaşılamıyor. Evdeki piliç tavuğada dönüşse, sonuçta o nasıl olsa hep el altında mantığıyla birbimize baktığımız müddetçe, maalesef bazen kayıplar geri döndürülemez olabiliyor. Keşke her şey baştaki gibi olsa dediğimiz zamanlar da bizde kendimizi sorgulamalıyız, acaba biz baştaki gibimiyiz diye.
İkinci film de, uzun yıllardır süren ilişkisi evliliğe doğru giderken, çocukluk aşkıyla karşılaşan ve ona yeniden aşık olan bir genç kadının hikayesi anlatılıyor. Bu filmde de, erkek kız ile tartışıyor, onun oyunculuk yapmasını istemediğini, zaten başarısız olduğunu falan söylüyor. Tartışmanın sonunda kıza "Bunlar seni hep çok sevdiğim için oluyor" diyor. Birinin birini çok sevdiği için hayatına müdahele etmesi nasıl bir şeydir. Sen zaten onu tanıdığında bu işi yapmıyormuydu ya da karakteri bu değil miydi ki şimdi değişmesini istiyorsun? (Beni bu kadar çok sevme, beni değiştirecek kadar, kendi istediğin kalıba sokacak kadar, her türlü fedekarlığa varım, ama yapmaktan keyif aldığım bir şeyden beni alıkoymak, beni mutsuz edecek dolayısıyla sen de mutsuz olacaksın) Parantez içindekiler ben filmi izlerken kafamdan senaryoya eklediğim replikler. :) Neyse filmin sonunda kız nişanlıdan ayrılacak; kız nişanlıya soruyor “En son ne zaman sadece ben orada olduğum için bir yeri sevdin, ya da en son ne zaman bana dokunduğunda için ürperdi”. Erkeğin verdiği cevap “Saçmalama ben seni seviyorum”. İşte tam da ilişkinin koptuğu an…
Her iki filmde de "Seni seviyorum"un yetmediği yerlere dikkat!
Sonuç, iki gün üst üste bu filmleri seyrettikten sonra, eve geldim bir sevgi kelebeği şeklinde, eşim de eve geldi. Ona sarıldım, kucakladım, sevgimi akıttım. Yemek yedik ailecek. Bir ara beni ne kadar seviyorsun diye sordum. O da “çok” diye cevap verdi. Peki hadi gel o zaman buraya da konuşalım biraz dedim. Kediliğim tutmuştu, sırnaşmak istiyordum. O ne dese beğenirsiniz; “Dur şimdi şu telefonu yeni elime aldım, biraz bakayım sonra” dedi… Ya Sonra, ya sonrası ben kalakaldım, o devam etti telefonuyla oynamaya. Kendi kendime sordum, ne zaman böyle olduk biz, fazla şey mi bekliyorum, aynı diğer kadınlar gibiyim ben de v.s. diye. Evet sanırım fazla şey bekliyordum. Telefonunu yeni almıştı. Önce onunla ilgilenmesi gerekiyordu, adamı rahat bırakmalı ve kapris yapmamalıydım. Netice, geri çekildim ve bıraktım telefonuyla onu baş başa….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder